9 Ekim 2010 Cumartesi

Sabohnia Schmolt?


Uyandım. Televizyon açık. Güneş sidik gibi. Sorma olur, güneş sidik gibi olur. Uyanırsın, güneş yüzüne çarpar. Birisi üzerine işer. Birisi güneştir bazen. Neyse, cemil geldi. Tartıştık. Perdeyi çekmediği için kızdım. Yemek vermedim. Dışarı çıkalım, dedi. Çıkarmadım. İt oğlu it zıpladı falan. Acıktım. Yemek yok. Biliyorum. Kalktım. Dizlerim gerildi, düştüm. Elim parkeye değdi. Parkede asfalt gibi kir var. Tekrar kalktım. Başım döndü. Bazen döner. İyidir. İnsanın başına bir şeyler gelmesi hiç gelmemesinden iyidir. Mutfağa yürüdüm. Buzdolabını açmadım. Niye açmadım? Zaten açıktı da ondan. 5 yıl oldu. Küçükken neysem hala oyum. Hala gider buzdolabina bakarım. Neyse, 5 yıldır neyi yapıyorsam onu yaptım. Kumpirciyi aradım. Lahana dışında her şey dedim. Kapattım. Kesin sövüyorlar bana. Sövüyorlar, seviyorlar. İyi paramı yediler ibneler. Neyse kumpir geldi. Cemil’ le götürdük. Keith Jarret attım bir tane. Kahveyi patlattım. Biraz da fotoğraf baktım. Stieglitz iyidir, müzik de iyidir. Alır, götürür. Senin için anlamı yoktur. Tamam ama bir yere gitmeyen birisi için anlamı çok. Hapisanede bir arkadaşım vardı. Atlama be! Hapisaneyi de anlatırım bir ara. Neyse dermanım bizim ki gözlüklü, malın teki. Mal ama kaliteli mal. Kitap okuyor falan. Bilgili hırbo. Blues dinler durur. Dedim ver. Hava değişir belki. Değişmedi pek ama. Olsun. Müzik iyidir. Kahve bitti, Salim geldi.
- Olur mu? Olur Salim.

Hiç yorum yok: